Friday, December 21, 2012

fish story (2009) - ne, dünyanın sonu mu!?!

If my solitude was a fish story
vs
My own solitary fish story


ya da sallan yuvarlan bana...fisshu sutôrî


yıl 2012, malum marduk çarpışmasının saatler öncesi, sokaklar ıssız.. derken ıssız sokaklarda idrar kesesi ve motorlu engelli taşıtıyla ilerleyen bir adam belirir, müzik dükkanında iki kişiyi görünce ayağa kalkıp içeri girer...

"ve olaylar gelişir.."




..değil tabi. hemen anlamıyorsunuz öyle hikayeyi. tamam 2012de başladı ama sonra siz deyin 1975, ben diyim '53, beriki desin 1999, yok yanlışın var 2009 diyeyim bense, '82de de anlaşalım.

fragmanda da dendiğin gibi bir şarkı, 4 nesil... ve 21 aralık geyiğine ne benim ne de japonların kayıtsız kalabilmesi. gerçi yoshiro nakamura ve koturo isaki benden çok önce davranmış o ayrı





(allahım yaa.. oturup geyiğin dibine vurasım var bazı japonlarla)




dünyanın sonu, müziğin zamansızlığı, kahramanlık, 5, insanlık, daha doğmamış punk, inanırsak olurlar, alakasız gözüken insanlar, kelime oyunları, tercüme hataları, sahneden atlama, nostradamus, cilala-parlat junior, korku hikayeleri, 6.his, amerikalıların beceremediği dünyayı kurtarma işine niyetlenen beyaz renkli ve takma bıyıklı hintliler, şahane şarkı ve sonunda da yukarıda yazdığım liriklerin açıklaması ile takip edemeyenler için tüm bağlantıların ortaya dükülüşü'dür filmin özeti. arada da bolca fish story dinletisi

görüntüler oradan oraya atlıyor, farklı hikayeler bir olacak yani bu kadarı belli, ve bence takip etmesi zor değil, ve hikayeler açık ve eğlenceli.




velhasıl kelam (insanın canı bu kelimeyi kullanmayı çeker mi ya?!?) yine de bir ordan bir burdan anlatan hikayeleri sevmeyecek kadar sabırsızsanız son beş dakikasını izleyerek başlayın ve başa sakinleşmiş bir şekilde geri dönün, buna rağmen eğlenirsiniz.

benim tavsiye ettiğim bir film fish story, ağır bir film değil, anime absürdlüğüne kaçmadan eğlendiriyor, baştan sona apaçık bir hikaye sunmuyor, tipler mal mal birbirine bakmıyor...  ama, tavsiye ettin de  kim izledi bunlar arasından derseniz sıfır muhtemelen derim. tavsiye konusunda mı-ikna konusunda mı, yok ikisinde de mi çok başarısızım bilemedim birden


merak eden olursa:
-hikaye kotaro isaka'nın kitabından uyarlama
-yönetmen: yoshiro nakamura
-müzik: kazuyoshi saito


*filmin sonunda turning japanese aklıma geldi nedense...
*MikalZia'ya not: bunun içinde puding yok :)

Monday, December 17, 2012

The Garden of Eye Candy

-bence- benzer stillerde çalışan farklı sanatçıların çizimlerinin toplandığı bir kitap aslında bu the garden of eye candy (hani filmdir dizidir diye okunacaksa yazı, boşuna hayal kırıklığı oluşmasın).

kütüphanelerde veya kitapçılarda falan dolanmayı seviyorum ben. bırakılsam, tüm günümü geçiririm sıkılmam da. neyse, evin yakınlarındaki bir yere de gide gele, kitapları eşeleye dolana ilüstrasyonlar bölümüne raslayıp hayranı oldum.oradaki kitaplardan biri de çoğunlukla batıda yaşayan asyalıların çalışmalarına yer ayırmış olan (ya da benim aklımda öyle kalan) bu garden of eye candy,

gotik-şirin diye bir tarz yok ama böyle de genelleyebilirim,ama doğru tanımı yapamamış olmaktan dolayı da tıkanırım. şirin derken sweet/dreamy gibisinden, niye buna türkçe bir tanım bulamadım bilmiyorum... sanatçıları tanımak için güzel özet bir kitap, kendi adıma, bazısını hiç sevmedim bazısını pek sevdim..

misal, toshiyuki fukuda


 (gerçi ben şu üstteki resmi kendi sitesinden değil cruststation'dan aldım,sanki genellikle moda biraz da pek güzel grafik tasarımcılarını falan özetlemiş)


kyung soon park: http://www.kparkstudio.com/illustrations.html




carrie chau: http://www.wunyingcollection.com/







gibi... daha bir sürü şey vardı da ben not almamışım. fukudayı pek sevdim ama