Tuesday, January 15, 2013

akumu chan

bu sefer başlığa yakışır beyin uyuşturmalık,vakit öldürmelik bişey. az uykulu bir dönemi, dikkat toparlama artsın, sürekli uykulu hissetme hali geçsin diye pharmaton vitamin eşliğinde geçirirken baktım bunu kullanırken rüyalarımı hatırlıyorum baya baya. zaten aklımdan çıkmayan kendimce "işaret" olarak algılayıp neyin işareti olduğunu bulduramadığim :) bir iki rüya da vardı hep aklımın bir köşesinde, işte karşı köşeyi de bir önceki günle alakalarını kurabildiğim oyun gibi gelen pharmaton rüyalarına ayırıp o ara takılmaya başladım rüyalar bilinç altı falan..ki zaten malum öğrenci dediğin sıkışınca alakasız işlere gider kafası. sonra o sıkışlık bitti, tabi bunlar da toparlanıp beynin en-sıkışık-zamanda-vakit öldürülecekler bölümüne kondu.  neyse bu dizinin konusu da o yüzden ilgimi çekti diye bir giriş yapacaktım ki sadece laf dolandırması oldu şimdiye kadar. rüyasında onun bunun başına gelecekleri, beynin bire bin katma özelliği sayesinde kabuslara dönüşmüş saçlarına aklar düşmüş bir ilkokul öğrencimiz var, sınavdan sınava okula uğruyor kendisi "o" ve "bu"nla temas kurmamak için, ve derken insanlara karşı güler yüzlü görünüp aslında insanlardan pek bi beklentisi onlara güveni olmayan öğretmeninin sınıfına yollanıyor rüya- beyin uzmanı  prof. dedesinin işi dolayısıyla (hatırlamıyorum aslında sebebi neydi). sonrasında japon dizisinden beklenecek şeyler, hocanın kendine inanma bölümüi sınıftaki öğrencilerin ve ailelerinin başına gelecekleri bir bir engelleme ve yan karakterleri tanıma. yan karakterler deyince tabi ki de bu prof.un kötü niyetli bir yardımcısı olması, eğer japon okuluysa idealist bir okul müdürü olmalı falan filan. e yuh minority report'u sömürdü iyice diye bıkmışken diziden sırf değerlendirme puanı yüksek diye devam etmeye çalıştım. zaten japon dizisi 10 bilemedin 20 bölüm olur (bizimki 11) üç beş atlamayla biter.. ve fena da olmamış, kopya konu gibi giderken sonunu (karakterlerin geçmişini) iyi bağlamışlar, en azından başlangıcına göre.






o değil de...

aklıma takıldı ben bu sinsi tipli beyaz atlı prensi (posterde solda kalan mavili) nereden biliyorum... işim gücüm yok bakındım kim ki diye. gackt isimli şarkıcı imiş efendim (gak guk diye isim mi olur diye kimse uyarmamışsa), sözde nereden gözüm ısırıyor diye bakacaktım linkini verdiğim halde şu anda dahi daha okumayıp bunları, youtube'da vakit öldürmeye geçtim. gözüm nereden ısırıyo bulamasam da geçmişten kulağıma takılmış adını sanını ve japonca olması dolayısıyla -vanilla dışında- sözünü de bilmediğim şarkıya raslayıp sevindim. bu abininmiş meğerse. gerçi tipe bakınca ben o adam bu adam demem, bi animenin falan mı müziği idi ki diye ayrı bir soru yükseldi kafamdan, fekkat yükseldiğiyle kaldı. sonra ben de sıkıldım zaten.kar sebebiyle kendi kendimi eve kapatmışken de blog kisvesi altında yine unutursam diye hatırlatma düşeyim dedim.





gerçi benim kafamda çalan versiyonu daha dinamik daha bassları yüksek idi de bi yere kadar di mi...


a, bu arada güzel toparlamışlar dedim de diziyi çocuklar için polisiye sınıfına sokmuşken ben konunu gidişatını,karakterlerin geçmişteki bağlantılarının kurulmasını iyi buldum. bu seviyede bir güzellik yani. bilip de izleyin
 (kendi kendimle zıt düşeceğim ama çocuklar için polisiye bile değil, çocuklar için detayları anlamsız, büyükler için de geneli, salak polisleri-mafyası falan çocukça, zaman öldürmek isteyenler için yapmışlar sanırım diziyi)

en azından manga-anime uyarlaması olmayan bir şey.. riku onda'nın yumechigae isimli romanı imiş kaynak. ama ah einstein'ım sen olmasayadın bilmem ki bilim adamı tiplemesi yaratabilir miydi film/dizi dünyası.. kullanmalara doyamadılar adamın saçını başını



bu dizi değil de esas gıdım gıdım ilerleyen ama yine de izlediğim koukou nyuushi hakkında yazacaktım okul dizisi demişken, ama bitmedi o daha. gerçi hikayeyi anladık gibi de bakarsın anlamamışızdır..

2 comments:

  1. Diziyi sevdin mi sevmedin mi anlamadım :F

    o değil de şu ilacı tavsiye ediyo musun onu söyle bana. yakında ihtiyacım olacak. bi de şu rüya ayrıntısıyla ilgilendim gibi :D

    ReplyDelete
    Replies
    1. hiç etmem :)
      ona rağmen bölüm atlayarak falan da olsa izledim.kayda değer bulduğum tek bölüm 10, belki biraz da 9. kalanı azınlık raporu filminin (geleceği -potansiyel suç ve suçluluları- gören kişi, ondan faydalanmak isteyenler,onu korumak isteyenler...)çocuklara göre basitleştirilip, araya az biraz rüyalar ve beyin üzerine bazen sanki uydurmasyon ama komplike duran cümleler serpiştirilmesi gibiydi. son iki üç bölümde işte bu azınlık raporu hikayesinden uzaklaşıp karakterlerin geçmişini bağlantılarını anlattıp bir iki olayla seyirciyi ters köşe yaptılar; sevdim burasını.

      pharmaton da multi vitamin, bunu şiddetle tavsiye ediyorum dinç kalmak adına :) mesela uyukucu bir insan olarak ben bir kaç gün uykusuz durabilirim ama sonra çökerim, uzun dönem ise (benim için 3-4 hafta) günde genellikle 4 saat uyumak zor benim için, uyumak değil de sonrasında uyanıp hayata devam etmek zordur. tüm gün uyurgezer gibi olurum kafam çalışmaz vs... ama bununla saati 35kere kurmadan rahat uyanıp güne gayet ayık ve çalışan kafayla devam edebildim. sonra iki kişi daha kullandı, onlarda da dinçlik konusunda benzer etkileri olmuş, rüya kısmı hariç :) bense vitamini ne zaman yutsam o gece gördüğüm bir iki rüyayı hatırlıyorum, gerçi bu 3-4 haftalık süre sonuna doğru yorucu olmaya başlamıştı, kafa güm boyu zaten boyna çalışıyor, üstüne gece de düşünüyorum koşturuyorum abuk sabuk şeyler oluyor falan alışık değilmiş beynim 7/24 çalışmaya :P

      Delete